RSS

19 Nisan 2010 Pazartesi

hayata 'dokunmak'...


hayat bazen bana 'dokunuyor' midemi bozuyor... kusuyorum.. geçiyor..

aslında en kötü kısmı bu değil hayatın.eğer dokunan sensen hayata, işte o zaman herşey daha da kötüye daha sona doğru gider..o kadar tıkanmış hissedersin ki kendini zaten böyle hissetmen için yapar bunu sana kendisinin senden daha güçlü oluğunu göstermek için tüm çaba.
hani senin o rutin dediğin şeyler var ya aslında hep hayatın sana dokunmaması için yapılan zaman kaybetmeceleridir.
ya da evinde hiç birşey yapmadan oturmak olur bu kimi zaman.yine sana dokunmasın diye hayat.sadece oturmak..
şimdi ben 'bana rağmen' kalktığımda hayat dokunacak yine yeniden kusacağım olduğum yerde kalacağım belki de öylece hiç kusmamak üzere.
hayatla katığımı bölmek istedim sonra üşüyen ellerimi sıcak olduğunu düşündüğüm yüreğine yakınlaştırdım.zaman oldu derin derin çektim hayatın duman kokan havasını içime.çiğerlerim yoruldu..kanadı sonra sol yanım..

ancak gördüm ki benim ki bir çocuğun sıcacık evinden dışarısının da sıcak olduğunu düşündüren gökyüzünde parlayan güneşe bakması gibi bir his. Aslında savaşın tam ortasında olduğumu anımsattı bana kanayan sol yanım.. o yüzdendir ki hayatın bize dokunmaması adına tüm bu savaş bu yenilgiler, galibiyetler.. aslında yenilen hep biz olsak da bazı şeyleri 'bana rağmen' yapıyor olmak adına savaşıyor görünüyoruz. Franz Kafka'nın dediği gibi:"Yaşam, daha başında kaybedilmiş bir savaştır."


bu aralar yine hayat 'dokundu' bana midem bunalıyor.. kusuyorum ... geçicek..

~nesbe

0 yorum:

Yorum Gönder